musa paksoy

• •

Soru ve İnşa

Birçokları bir kurtarılma umuduyla seansa gelir. Kimisi öfkesinden, kimisi tekrar eden bıktırıcı hatalarından, kimisi korkularından, kimisi kaygılarından, kimisi ise boşluğundan… Bazı şeyler ağır gelmiştir. Bazı şeyler artık dayanılmazdır. Bazı şeylerin yerinin nasıl dolacağı bilinmez! Çünkü bilinen sözcükler artık ifadede bir yer edinemeyip, bilinmezliğin içinde saklı kalmıştır. Bu bilinmezliğin ve tanımsızlığın içinde ona bir alan açılır: Sessizlik. Gürültünün tahrip ediciliğinde “her şeyi” “herkes” ile dolduramayacağı gerçeğinin ona bir “Hiç” ile vuruşunda, bu sessiz alanda eşlik eder hakiki bir psikoterapist. Sessizliğinin kurtarılacak bir durum olmadığını ona kendi alanında onunla birlikte susarak gösterir. Gösterme, eylemi getireceği gibi, bu zincir de kişinin o saklı alanındaki sözcüklerine götürecektir. Freud’a kulak verelim:

“Dilediğimiz şey, hastanın unutmuş olduğu geçmiş yıllarının güvenilir ve mühim olan her açıdan bütün bir resmidir. Tam da bu noktada, analitik çalışmanın tamamen bağımsız iki bölümden meydana geldiğini, iki ayrı sahnede oynandığını ve farklı görevlere atanmış iki kişinin varlığında vuku bulduğunu anımsıyoruz. Neden böyle temel bir hakikate çok daha önce dikkat çekilmediğini insan bir anlığına da olsa sorguluyor; fakat hemen, burada saklanan bir şey olmadığının, bu durumun genelgeçer ve apaçık bir gerçek, sadece buradayken o niyetle baktığınızda göze çarpan ve ayırdına varılan bir gerçek olduğunun idrakine varıyor. Analizanın, kendisinin yaşamış ve bastırmış olduğu bazı şeyleri artık hatırlar haline getirilmesinin gerektiğini ve bu sürecin dinamik koşullarının, çalışmanın analist tarafından üstenilen öteki bölümünü arka plana itecek kadar ilgi çekici olduğunu hepimiz biliriz. Analist, söz konusu olan şeyleri ne yaşamış ne de bastırmıştır. Bu sebeple, onun görevi bir şeyleri hatırlamak olamaz. O zaman, analistin görevi nedir? O ardından bıraktığı izlerden hareketle unutulanları keşfetmeli ya da daha doğru bir ifadeyle inşa etmelidir. Analistin bu inşaları nasıl, ne zaman ve eşlik eden hangi açıklamalar ile hastasına açacağı hususları analitik çalışmanın iki bölümü arasındaki, yani analistin ve analizanın bölümleri arasındaki bağlantıyı kurar” (Freud 2022, s.192).  

Bu bağlantıyı oluşturmak duyan bir kulak ile mümkündür yalnızca. Duyduğu şey nedir peki? Egzersizler mi, ödevler mi, “işlevsellik” kazandıracak cümleler mi? Hayır, bütün bu “tektipleştirici” şeyler değildir. Kulak yalnızca; onun sözcüklerini, onun hikâyesini ve onun “özneliğini” duymaya çalışır. Kimi zaman -ki çoğunlukla- konudan konuya sapmalar, birbirinden alakasız saçma cümleler duyulmaya başlandığında analist, bu “saçma”nın içindeki bağlantıyı kurarak ona analitik çalışmanın en önemli yolunu açar:

“…Çünkü analizanın gerçek anlamda analize girmesi ancak kendi sorularını sormaya başlayıp kendi deneyimlerinin nedeni ve nasılı hakkında merak duymaya başlaması ile olur” (Fink 2021, s.53).

İşte bu noktada ona öğretilen bütün “işlevsel anlamları” dışlayarak kendi sesini duymaya başlayınca sesinin izlerini sessizliğinde takip ederek, sarsıcı soruları ile boşluğunu doldurmak yerine, orada süzülmeye başlar. Bu süzülüşte anlamın inşasını kurmaya ve en çok da ona vuran “Hiç”in temasında hakikatinin izini sürer “Özne”:

“Zira soru sormaktaki nihai fikir, soru sorulan kişinin kendisinin hakikate sahip olması ve ona kendi başına ulaşmasıdır. Zamansal başlangıç noktası bir hiçtir, çünkü farkında olmasam da hakikati ezelden beri bildiğimi kısa sürede keşfederim; aynı zamanda an’ın ebediyette gizli olduğunu da keşfederim; an ebediyet içinde öylesine özümsenmiştir ki, deyim yerindeyse, onu arasam da bulamam, çünkü burası ve şurası yoktur, yalnızca her yer ve hiçbir yer vardır” (Kierkegaard 2021 s.05).

Kaynakça:

-Freud S. (2022). “Analizde İnşalarS. Freud İçinde Freud’un Teknik Yazıları (E. Aşıroğlu, O. Nacak, T. Alkan, S. Acar, Çev., s.191-200). İstanbul: Axis Yayınları

-Fink, B. (2021). Psikanalitik Tekniğin Temelleri. (Burcu Halaç, Çev.) İstanbul: Axis

-Kıerkegaard S. (2021). Felsefe Parçaları ya da Bir Parça Felsefe. (Doğan Şahiner, Çev.) İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.